28 Temmuz 2012 Cumartesi

Bir özel eğitime muhtaç çocuk +Bir Hikaye + Bir Seminer + Bir Ankara + Bir Çocuk + Bir fotoğraf


Tatil boyunca iykide yapmışım dediğim şeylerden biride Ankarada yapılan Özel Eğitim seminerine katılmaktı. Özel eğitimin gerekliliğine inancım beni bunca yoğunluğun arasında Ankaraya sürükledi. Aslında seviyorum böyle seminerleri çünkü bu seminerlerde tanıştığım insanları yılda bir kez de olsa görmek onların değiştiklerini yaşlandıklarını yada evlendiklerini yada boşandıklarını yani kısacası hayatlarının bir şekilde devam ettirdiklerini görmek güzel.

Özel eğitime muhtaç çocukların bu toplumda var olabilmesi bu gibi çalışmalarla gerçekleşebilir.Öğrencilerime  tavsiyeler verirken yada Çocuk Gelişimi hakkında bilgilendirme yaparken  çocuğun bir aile üstündeki etkisini anlatmak istediğimde hep şu hikaye aklıma gelir. 
Çocuk sahibi olmayı düşünmek, İtalya’ya düşlenen seyahati planlamak gibidir. İtalya hakkında kitaplar satın alır ve şahane planlar yaparsınız. Kolesium, Michelangelo, Pisa kulesi ve Venedikteki gondollar…. İtalyanca konuşmaya bile başlarsınız. Herşey size çok heyecanlı gelir.
Büyük bir heyecan ve sabırsızlıkla beklediğiniz gün gelir.
Bavullarınızı hazırlar ve yola çıkarsınız.
Saatler sonra uçağınız iner. Hostesiniz size ‘HOLLANDA’YA HOŞGELDİNİZ’ der.
‘HOLLANDA’ diye yarı hıçkırıkla bir ses çıkar ağzınızdan.
‘NE DEMEK İSTİYORSUN? BEN İTALYA’YA GİDECEĞİMİ SÖYLEMİŞTİM.’
‘BEN İTALYA’DA İNECEĞİM.’
‘HAYATIM BOYUNCA BEN İTALYA’YA SEYAHATİ DÜŞLEDİM.’
Fakat bir uçuş hatası yüzünden Hollanda’ya inildi ve burada kalmak zorundasınız.
Burada unutulmaması gereken şey geldiğiniz yerin korkunç ya da açlık ve hastalığın olduğu bir yer değil sadece ve sadece değişik bir yer olmasıdır.
Şimdi tekrar alışverişe çıkıp yeni kitaplar alıp, yeni bir dil öğrenmeli ve daha önce hiç karşılaşmadığın insanlarla karşılaşmalısın.
Dediğim gibi sadece değişik bir yer. İtalya’dan daha ağır giden bir temposu var ve daha az glamurlu. Ama bir süre sonra kendine gelip de etrafına baktığın zaman Hollanda’nın yeldeğirmenleri, laleleri olduğunu hatta Rembrant’ı olduğunu bile görürsün.
Ama tanıdığın herkes kendi İtalya seyahatleri ile öyle meşgullerdir ki onlar hep İtalya’ya olan şahane seyahatlerinden söz ederler.
Belki de ara sıra kendi kendine şöyle söylersin: ‘BEN DE ORAYA GİDECEKTİM. İTALYA’YA SEYAHATİ PLANLAMIŞTIM.’
Şu var ki İtalya’ya gidememiş olmak üzerinde bütün hayatını harcarsanız,
HOLLANDA’nın çok özel ve harika özelliklerini değerlendirip, keyfine varamazsınız.
Emily Pearl Kingsley
Peki Ankara nasıldı ? derseniz

 Ankara bıraktığım gibiydi. Nil Bar ve demirbaşları hala çok iyilerdi mesela..




Seminer Ankara Dedemandaydı ve 120 kadını ağırlamak için ellinden geleni yapan otel şefi 5. günün sonunda muhtemelen arkamızdan bir şampanya patlattı.



                              Sokaklar kalabalık günler yoğundu..














                                           Eski arkadaşlar bir arada..Sohbetler koyu..






      Anılara yeniler eklensin diye son günlerimizde flashlar pat pat






        Sunumlar az biraz sıkıcı molalar kaytarabildiğimiz kadar uzun






                  Notlar alındı Filmler Kitaplar Okullar paylaşıldı








Ve son olarak dönüş yolunda beni o kızıl kafasıyla cezbeden bu yakışıklı ile uzun uzun sohbetler yapıldı. Büyüdüğünde fotoğrafçı olacağını düşündüğüm arkadaşımla yol boyunca börtü böcek at sinek inek fotoları çekildi.






                                                     
                                                    Ve bu fotoğraf küçük kahramanım gözünden benim makinemle çekildi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar